12 Nisan 2016 Salı

Sürdürülebilirlik -Yeşil Bina Sertifikasyonu

Merhaba Sevgili Okuyucularım :)

Bugün yine güzel bir konu ile beraberiz umarım keyifle okursunuz :)

Yeşil bina, sürdürülebilirlik anlayışı içerisinde, insanların doğaya yapmış olduğu baskıyı azaltmak ve bir nebze olsun doğa ve insanı buluşturmak amaçlı yapılmıştır. Ekolojik olmasının yanında konfor özelliklerinin de arttırılması hedefler. Modern, ekolojik ve kaynakları en verimli şekilde kullanabilen bir tasarıma sahiptir. Tabi artık sadece binalara değil, hastahanelere, okullar gibi kamu alanlarına, belediyelere, köprülere, altyapı sistemlerine, fabrikalara, mahallelere ..... kısacası yapının olduğu heryere sertifikasyonlar yapılmaya başlandı.

Şimdi ise birçok yeşil bina sertifikası bulunmaktadır. Bunlar;
  • SEEB-TR - Türkiye
  • BREEAM - İngiltere
  • LEED - Amerika
  • DGNB - Almanya
  • CASBEE - Japonya
  • SBTOOL - Kanada
  • Green Star - Avustralya
  • BCA Green Mark - Singapur
  • HQE - Fransa
  • AQUA - Brezilya
  • PromisE - Finlandiya
  • Protocollo Italica - İtalya
  • TGBRS - Hindistan
  • Lider A - Portekiz
  • SPIN - İsveç
  • HK BEAM -Hong Kong
  • Minenergie - İsveç
  • ABRI - Tayvan
  • GBAS - Çin
  • VERDE - İspanya
  • Nabers - Avustralya
Anlayacağınız üzere liste uzar gider...

Sevgili okurlarım birazcık tarihine bakacak olursak, yeşil bina sertifikasyonu yine aşina 1990'lı yıllarda olduğunuz üzere çevre sorunlarından ötürü İngilizler tarafından oluşturulmuş bir kavramdır. BRE (Building Research Establishment) (Bina Araştırma Kuruluşu) yetkilileri demişler ki bu binalara bir çevreci bir çözüm bulalım deyip BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assesment Method) (Bina Araştırma Kurumu Çevre Değerlendirmesi  Metodu) çıkartmışlar. Peki nasıl yapalım deyince İngiltere'nin imar yasalarından yeşil dönüşümleri nasıl yaparız diye beyin fırtınası sonucunda ortaya çıkartılmıştır. Sonra da yapı ruhsatı verilme aşamasında zorunlu kılmışlar ve dünyaya dalga dalga yayılmaya başlamıştır.

Binaların yeşil olması için;
  • Bina tasarımı ve inşaat sürecindeki çevresel etkileri ve etkilerin nasıl azaltılacağını,
  • Sürdürülebilir arazi planlaması,
  • Kaynakların verimli kullanımı,
  • Ekolojik malzeme kullanımı,
  • Kullanıcı sağlığı ve konforu,
  • Ulaşım ve atık kontrolü,
  • İç ortam hava kalitesi,
  • Akustik ve kirlilik,
  • Su ve enerji

bu ve benzeri birçok alanda belli standartları vardır.

Peki nasıl yapıyorlar?

LEED'i Ele alalım. Bunun sebebi LEED'in Türkiye'de ve Dünya'da daha geçerli olması.



Resmi bilerek küçültmüyorum değerli okurlarım daha net okuyabilesiniz diye :)

İlk olarak sürdürülebilir alanlar bölümü gözünüze çarpmıştır. Bu bölümden maksimum alabileceğiniz puan 26'dır. Prereq'in kısaltımı  prerequirement yani ön gerekliliktir. Bu alanda yapı/inşaat aktivitesi sırasında kirlilik önleme (construction activity pollution prevention) zorunlu kılınmıştır.

Bakalımmm ne göze çarpacak Tatlı Çevre Mühendisleri :) Aaaa orda Credit 6.1 ve 6.2 çok tanıdık geldi dimi? Stormwater Design- Yağmur suyu tasarımı :) Tabiki kocaman alanlarda şehirlerde bu tasarımları derslerimizde yapmıştık dimi? :) Eeee bu alanda kim çalışacak? Tabiki bizzzz :)

Zaten altında olan ikinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı alan  tamamen bizim konumuz :) Yani yeterince deneyim kazanmış bir Çevre Mühendisi çok rahat bir şekilde bu işi götürebilir. Teknik altyapımız buna müsait. Zaten yedinci alanda yapılan yeniliklere puan veriliyor mesela rezervuardaki suların 5 lt kullanımının sağlanması için teknik alt yapı yada enerji verimliliği için tüm ışıkların led'e çevrilmesi gibi yada gri su, siyah su, sarı su, kahverengi su ayrımı gibi.

Teknik not: Rezarvuarların en verimli su kullanım miktarı 5 lt'dir. 5 lt'nin aşağısında olursa yeterince temizlenmez fazla olursa da suyu boşa harcamış oluruz.

Belki bilmeyen arkadaşlarımız vardır diye tanımlar;

Gri su:  yüksek kirlilik içermeyen sudur. (duş, lavabo, mutfak (sadece evler için çünkü otel vb yapılar yada büyük çaplı işletmelerde KOI ve BOI oranına bakarak karar verilmelidir.))

Sarı su: Ayrı toplanmış idrar ve sifon suyu içeren su türüdür.

Siyah su:yüksek kirlilik içeren sudur.

Kahverengi su: ayrı toplanmış dışkıdır.

Kafanızda canlandırmanız için: http://www.csb.gov.tr/projeler/tay/index.php?Sayfa=sayfa&Tur=webmenu&Id=13373

Son bölüm olan regional priority credits (bölgesel öncelik kredisi) her bölgeye özel olarak öncelik verilen şeylerin kredisidir. Her ülkede bu alan farklıdır ve buna göre puanlama yapılır. Türkiye'deki öncelikler (yeni binalar için); http://www.usgbc.org/rpc/LEED-NC/v2009/tr/

Yani;

  1. Optimise energy performance (Optimize edilmiş enerji performansı)
  2. On-site renewable energy (yerinde yenilenebilir enerji)
  3. Thermal comfort - verification (termal konfor - doğrulama)
  4. Building reuse- maintain interior nonstructural elements (binayı tekrar kullanım - sürdürülebilir iç yapısal olmayan eleman)
  5. Stormwater design - quality control (Yağmur suyu tasarımı ve kalite kontrolü)
  6. Head island effects (ısı adası etkisi)

v4 uygulamsı ile tam adreste alabileceğiniz bölgesel öncelik kredisine buradan bakabilirsiniz: http://www.usgbc.org/rpc/LEED-NC/v2009/tr/


Yeşil Bina ile kazanç;

%24-50 Enerji tasarrufu
%30-50 Su tasarrufu
%33-39 CO2 emisyonunun azalması
%70 Katı atık miktarının azaltılması
%13 Bakım maliyetinde azalma sağlanabilir.

Yani, yeşil bina aynı zamanda cebe de tasarrufludur. Eee işin duygusal boyutunu da öğrenmek lazım tabiki :)

Bu günlük bu kadar sevgili okuyucularım :) Sonraki yazılarda görüşmek üzere :)

7 Ocak 2016 Perşembe

Sürdürülebilirlik - Ekolojik ayak izi

Merhaba Sevgili Okurlarım :)

Finallerden dolayı biraz gecikmeli yazıyorum fakat aldığım tepkiler güzel olunca mutlu oluyorum :) İyi ki varsınız :)

Gelelim konumuza... :)

Ekolojik ayak izini, dünyanın sürdürülebilirliğin analizidir ve ülkelerin veya her bir insanın sürdürülebilirliğinin hesaplanması için bir modeldir. İnsanın doğa üzerindeki baskısını ölçer.Bu konudaki çalışmaları WWF üstlenmektedir ve Yaşayan Gezegen Raporu adı altında dünyanın sağlığını ölçmektedir. Ne demek DÜNYA'NIN SAĞLIĞI?

Sevgili okurcuğum elbette doktor gibi tansiyon ölçüp kan almıyoruz. Dünya'nın sürdürülebilirliğini ne alemde olduğunu ölçüp biçip anlamlandırıyoruz. Bir nevi Dünya'ya check up yapıp kendine gelebilsin diye neler yapabileceğimizi tartışıyoruz.

Ekolojik ayak izinde hesapladığımız ayak izi biyolojik kapasiteden küçük veya eşit olursa sistem sürdürülebilir olur. Tabikii malesef eşit veya küçük değil, tahmin edersiniz ki büyük!!! Ama ne kadar büyük?

WWF'in çalışmasına göre;

20 Ağustos 2013'te  2014'ün kaynaklarını tüketmeye başladık.
19 Ağustos 2014'de 2015'in kaynaklarını tüketmeye başladık.
12 Ağustos 2015'de 2016'nın kaynaklarını tüketmeye başladık.

(Earth overshoot day - dünya limit aşım günü - yada ecological debt day - ekolojik borç günü- (çevirenler bütçe şeklinde de çevirmiş) ile arama yaparsanız daha fazla bilgi alabilirsiniz)



Tabi bu tarihler verilirken her yılın başında sıfırdan önceki yıl etkilemeden hesap yapıyorlar ve bu hesaplar ekolojik ayak izine göre yapılıyor.

Yukarıdaki grafiği kendi elcağızlarımla sizin için yaptım sevgili okurlarım basit bir excel grafiği bile yıl yıl istatistiksel olarak tahmin etmek mümkündür (toplam 47 veri bulunmaktadır ve istatistikten de bildiğiniz üzere 30 veriden sonra sağlıklı tahminler yapılabiliyor) WWF'in tahminine göre 2030'da Haziran sonuna kadar gelmiş olacak bu tahmin.

Sadece Wikipedia amcanın söylediği; Dünyanın biyokapasitesinin dünyanın ortalama ekolojik ayak izinin oranının 365 ile çarpımı ile ekolojik borç günü (ecological debt day) bulunuyor. (https://en.wikipedia.org/wiki/Ecological_Debt_Day)

Bununla ilgili bir daha fazla bilgi kırıntısı bulursam bu konuyu güncelleyerek ekleyeceğim sevgili okurlarım :)


Tabii ki sadece dünya için hesap yapılmıyor aynı zamanda ülkelere, şehirlere, şirketlere, kısacası insan topluluğu olan her birime veya toplumdaki gencinden yaşlısına her bireye uygulanabilir.

Yaratıcı not: Güzel bir yönetmelikle şehirlerin ekolojik izlerini tek tek hesaplayarak ekolojik ayak izinin birey bazına indirgenip yıldan yıla zamanla azaltılması şeklinde bu konuda sürdürülebilir bir yaklaşım elde edilebilir. O zaman Türkiye başka ülkelere bu konuda örnek rol model olabilir. Bizde gurur duyarız :)

Şimdi işin biraz tarihsel kısmına bakalım.  1990'lı yıllarda WWF ile birlikte çalışan iki adet bilim insanı (Dr. Mathis Wackernagel ve Prof. Dr. William Rees) bu fikri ortaya atmış ve çeşitli hesaplama yöntemi geliştirmiştir. Tabi sonra Küresel Ayakizi Ağı (Global Footprint Network) kuruldu ve Dr. Mathis Wackernagel bu kurumun başkanı oldu. Günümüzde hala devam etmektedir. Prof. Dr. William Rees ise hala British Colombia Üniversitesinde akademik kariyerine devam ediyor.

Not: Ülkemizde Yrd. Doc. Dr. Sibel Özsoy ve Yrd. Doc. Dr. Özgür Keleş tarafından Türkiye'nin tüketim alışkanlıklarına göre yeni hesaplama yöntemi geliştirmiştir. http://www.ntv.com.tr/turkiye/ekolojik-ayak-iziniz-kac-numara,_JQDyQq24kqh1CGRJchvpQ

Basitçe Ekolojik Ayakizininin nasıl hesaplandığı açıklarsak;
  • Tüketilen kaynakların ve üretilen atıkların izlenmesi,
  • Gereksinimlerin üretimi ve atıkların yok edilmesi için gerekli biyolojik üretken alanı
baz alınır.

Sevgili okurum ekolojik ayak izi sınıflardan oluşmaktadır. Bunlar;



  • Otlak alanı ayak izi: Et, süt, deri ve yün ürünleri için hayvancılık yapılan alanın hesabıdır.
  • Orman alanı ayak izi: Tüketilen tomruk/kereste, kağıt hamuru, odun ürünleri ve yakacak odun miktarı karşılamak için gerekli orman alanının hesabıdır.
  • Balıkçılık sahası ayak izi: Tüketilen balık ve deniz ürünlerini temin etmek için gerekli deniz ve tatlı su alanının hesabıdır.
  • Tarım arazisi ayak izi: İnsan tüketimi için gerekli gıda ve lif, hayvan yemi, yağ bitkileri ve kauçuk üretimi için gerekli alanın hesabıdır.
  • Yapılaşmış alan ayak izi: Konut, ulaşım, endüstriyel yapılar ve enerji santralleri dahil insan ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili altyapı ve üstyapı ile kaplı alanın hesabıdır.
  • Karbon ayak izi: Bu konu ileride daha ayrıntılı olarak ele alınacak sevgili okurlarımmm :) Karbon ayak izi furyasının çıkış noktası da ekolojik ayak izidir.

Tabikii bir Mühendis birimlerle konuşmalıdır. Ekolojik ayak izinin birimi küresel hektar (global hectar) (gha)'dır. Her şey çok güzel tabi peki bunun anlamı nedir?

Dünyanın ortalama biyolojik verimliliğinin bir hektar alan içindeki verimliliğidir. 

Gelelim hesabına, maalesef ingilizce makaleler ücretli olduğu için henüz indiremedim proxy ayarlarını ayarladıktan sonra güncelleyeceğim bu alanı. Birde bilirsiniz ki nohow'lar var o da büyük sıkıntı tabii ki.

NOT: Bir Çevre Mühendisi'nin bu konuları bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dolaylı olarak bizi etkileyen konular tabii ki. Bir Mühendis herşeyden az az bilir bir şeyi derinlemesine bilir bunu unutmayın ;)

Merve Özlem VURMAZ