12 Kasım 2019 Salı

Su Ayak İzi

Merhaba Sevgili Okurlarım :)

Her gün aktivitelerimizle fark etmeden binlerce ton su harcıyoruz. Ama nasıl? Su kullanımı sadece mutfak, tuvalet, banyo, sulama vb. aktiviteler ile sınırlı değildir. Bunların dışında gizli su tüketimi denen bir şey var.

Gizli su tüketimi mesela elektrik düğmesine bastığımızda oluşur. Elektrik oluşurken bir HES'ten (hidroelektrik santralinden) geçer ve bize ulaşır. Biz bunun farkında bile olmadan oluşur. Bu evimizde kullandığımız her şey için geçerlidir. Mesela kıyafetlerimiz, yiyeceklerimiz, arabamız,bilgisayarımız, ısıtma- soğutma sistemlerimiz...

Peki biz bunları neden ölçüyoruz? Benim bakış açıma göre kısaca daha iyi su yönetimini sağlamak için teşhis koymak. Çünkü dünyanın genel sorunu olan nüfusun artması ile artan su talepleri, kirliliğin artması, su kaynaklarının her yerde eşit miktarda dağılmaması vb. sebeplerinden ötürü su kaynaklarının yönetimi hepimizin geleceği için çok önemli.

Bunu ölçüm yöntemine su ayak izi denilmektedir. Su ayak izi temelinde, suyun nerede, nasıl, hangi miktarda ve ne amaçla kullanıldığını ortaya koymaktır.

Su ayak izini ölçerken yapacağınız en önemli şey kapsamı belirlemektir. Çünkü en basitinden bir tohumun soframıza kadar gelirken tohumun ekildiği can suyundan başlayarak, üstüne yağan yağmuru, sulanan miktarı, toplayan çiftçinin tükettiği su miktarı..... vb. tüm su tüketim aktiviteleri içine dahil edilir.

Temelde su ayak izi 3e ayrılmıştır. Bunlar mavi, yeşil ve gridir.

Mavi su ayak izi; yüzeysel veya yeraltı sularından elde edilen yada buharlaştırılan su miktarını temsil eder.

Yeşil su ayak izi; yağışlardan elde edilen yada buharlaşan su miktarını temsil eder.

Gri su ayak izi; su kalitesi standartlarını karşılayan miktarda, üretilen atıksuyun ne kadar temiz su ile seyreltilmesi gerektiğini temsil eder.

NOT: Burada bulunan mavi, yeşil ve gri su diğer sistemlerden farklıdır. Su ayak izi kavramında; sarı kahverengi , siyah su kavramı yoktur. Mavi, yeşil ve gri su kavramı diğer sistemlerdeki su renklerinden farklıdır.

Su ayak izi su yönetimi için en önemli basamağıdır. Çünkü teşhisi düzgün koyarsak, yönetimi daha kolay yaparız.

Merve Özlem VURMAZ

12 Nisan 2016 Salı

Sürdürülebilirlik -Yeşil Bina Sertifikasyonu

Merhaba Sevgili Okuyucularım :)

Bugün yine güzel bir konu ile beraberiz umarım keyifle okursunuz :)

Yeşil bina, sürdürülebilirlik anlayışı içerisinde, insanların doğaya yapmış olduğu baskıyı azaltmak ve bir nebze olsun doğa ve insanı buluşturmak amaçlı yapılmıştır. Ekolojik olmasının yanında konfor özelliklerinin de arttırılması hedefler. Modern, ekolojik ve kaynakları en verimli şekilde kullanabilen bir tasarıma sahiptir. Tabi artık sadece binalara değil, hastahanelere, okullar gibi kamu alanlarına, belediyelere, köprülere, altyapı sistemlerine, fabrikalara, mahallelere ..... kısacası yapının olduğu heryere sertifikasyonlar yapılmaya başlandı.

Şimdi ise birçok yeşil bina sertifikası bulunmaktadır. Bunlar;
  • SEEB-TR - Türkiye
  • BREEAM - İngiltere
  • LEED - Amerika
  • DGNB - Almanya
  • CASBEE - Japonya
  • SBTOOL - Kanada
  • Green Star - Avustralya
  • BCA Green Mark - Singapur
  • HQE - Fransa
  • AQUA - Brezilya
  • PromisE - Finlandiya
  • Protocollo Italica - İtalya
  • TGBRS - Hindistan
  • Lider A - Portekiz
  • SPIN - İsveç
  • HK BEAM -Hong Kong
  • Minenergie - İsveç
  • ABRI - Tayvan
  • GBAS - Çin
  • VERDE - İspanya
  • Nabers - Avustralya
Anlayacağınız üzere liste uzar gider...

Sevgili okurlarım birazcık tarihine bakacak olursak, yeşil bina sertifikasyonu yine aşina 1990'lı yıllarda olduğunuz üzere çevre sorunlarından ötürü İngilizler tarafından oluşturulmuş bir kavramdır. BRE (Building Research Establishment) (Bina Araştırma Kuruluşu) yetkilileri demişler ki bu binalara bir çevreci bir çözüm bulalım deyip BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assesment Method) (Bina Araştırma Kurumu Çevre Değerlendirmesi  Metodu) çıkartmışlar. Peki nasıl yapalım deyince İngiltere'nin imar yasalarından yeşil dönüşümleri nasıl yaparız diye beyin fırtınası sonucunda ortaya çıkartılmıştır. Sonra da yapı ruhsatı verilme aşamasında zorunlu kılmışlar ve dünyaya dalga dalga yayılmaya başlamıştır.

Binaların yeşil olması için;
  • Bina tasarımı ve inşaat sürecindeki çevresel etkileri ve etkilerin nasıl azaltılacağını,
  • Sürdürülebilir arazi planlaması,
  • Kaynakların verimli kullanımı,
  • Ekolojik malzeme kullanımı,
  • Kullanıcı sağlığı ve konforu,
  • Ulaşım ve atık kontrolü,
  • İç ortam hava kalitesi,
  • Akustik ve kirlilik,
  • Su ve enerji

bu ve benzeri birçok alanda belli standartları vardır.

Peki nasıl yapıyorlar?

LEED'i Ele alalım. Bunun sebebi LEED'in Türkiye'de ve Dünya'da daha geçerli olması.



Resmi bilerek küçültmüyorum değerli okurlarım daha net okuyabilesiniz diye :)

İlk olarak sürdürülebilir alanlar bölümü gözünüze çarpmıştır. Bu bölümden maksimum alabileceğiniz puan 26'dır. Prereq'in kısaltımı  prerequirement yani ön gerekliliktir. Bu alanda yapı/inşaat aktivitesi sırasında kirlilik önleme (construction activity pollution prevention) zorunlu kılınmıştır.

Bakalımmm ne göze çarpacak Tatlı Çevre Mühendisleri :) Aaaa orda Credit 6.1 ve 6.2 çok tanıdık geldi dimi? Stormwater Design- Yağmur suyu tasarımı :) Tabiki kocaman alanlarda şehirlerde bu tasarımları derslerimizde yapmıştık dimi? :) Eeee bu alanda kim çalışacak? Tabiki bizzzz :)

Zaten altında olan ikinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı alan  tamamen bizim konumuz :) Yani yeterince deneyim kazanmış bir Çevre Mühendisi çok rahat bir şekilde bu işi götürebilir. Teknik altyapımız buna müsait. Zaten yedinci alanda yapılan yeniliklere puan veriliyor mesela rezervuardaki suların 5 lt kullanımının sağlanması için teknik alt yapı yada enerji verimliliği için tüm ışıkların led'e çevrilmesi gibi yada gri su, siyah su, sarı su, kahverengi su ayrımı gibi.

Teknik not: Rezarvuarların en verimli su kullanım miktarı 5 lt'dir. 5 lt'nin aşağısında olursa yeterince temizlenmez fazla olursa da suyu boşa harcamış oluruz.

Belki bilmeyen arkadaşlarımız vardır diye tanımlar;

Gri su:  yüksek kirlilik içermeyen sudur. (duş, lavabo, mutfak (sadece evler için çünkü otel vb yapılar yada büyük çaplı işletmelerde KOI ve BOI oranına bakarak karar verilmelidir.))

Sarı su: Ayrı toplanmış idrar ve sifon suyu içeren su türüdür.

Siyah su:yüksek kirlilik içeren sudur.

Kahverengi su: ayrı toplanmış dışkıdır.

Kafanızda canlandırmanız için: http://www.csb.gov.tr/projeler/tay/index.php?Sayfa=sayfa&Tur=webmenu&Id=13373

Son bölüm olan regional priority credits (bölgesel öncelik kredisi) her bölgeye özel olarak öncelik verilen şeylerin kredisidir. Her ülkede bu alan farklıdır ve buna göre puanlama yapılır. Türkiye'deki öncelikler (yeni binalar için); http://www.usgbc.org/rpc/LEED-NC/v2009/tr/

Yani;

  1. Optimise energy performance (Optimize edilmiş enerji performansı)
  2. On-site renewable energy (yerinde yenilenebilir enerji)
  3. Thermal comfort - verification (termal konfor - doğrulama)
  4. Building reuse- maintain interior nonstructural elements (binayı tekrar kullanım - sürdürülebilir iç yapısal olmayan eleman)
  5. Stormwater design - quality control (Yağmur suyu tasarımı ve kalite kontrolü)
  6. Head island effects (ısı adası etkisi)

v4 uygulamsı ile tam adreste alabileceğiniz bölgesel öncelik kredisine buradan bakabilirsiniz: http://www.usgbc.org/rpc/LEED-NC/v2009/tr/


Yeşil Bina ile kazanç;

%24-50 Enerji tasarrufu
%30-50 Su tasarrufu
%33-39 CO2 emisyonunun azalması
%70 Katı atık miktarının azaltılması
%13 Bakım maliyetinde azalma sağlanabilir.

Yani, yeşil bina aynı zamanda cebe de tasarrufludur. Eee işin duygusal boyutunu da öğrenmek lazım tabiki :)

Bu günlük bu kadar sevgili okuyucularım :) Sonraki yazılarda görüşmek üzere :)

7 Ocak 2016 Perşembe

Sürdürülebilirlik - Ekolojik ayak izi

Merhaba Sevgili Okurlarım :)

Finallerden dolayı biraz gecikmeli yazıyorum fakat aldığım tepkiler güzel olunca mutlu oluyorum :) İyi ki varsınız :)

Gelelim konumuza... :)

Ekolojik ayak izini, dünyanın sürdürülebilirliğin analizidir ve ülkelerin veya her bir insanın sürdürülebilirliğinin hesaplanması için bir modeldir. İnsanın doğa üzerindeki baskısını ölçer.Bu konudaki çalışmaları WWF üstlenmektedir ve Yaşayan Gezegen Raporu adı altında dünyanın sağlığını ölçmektedir. Ne demek DÜNYA'NIN SAĞLIĞI?

Sevgili okurcuğum elbette doktor gibi tansiyon ölçüp kan almıyoruz. Dünya'nın sürdürülebilirliğini ne alemde olduğunu ölçüp biçip anlamlandırıyoruz. Bir nevi Dünya'ya check up yapıp kendine gelebilsin diye neler yapabileceğimizi tartışıyoruz.

Ekolojik ayak izinde hesapladığımız ayak izi biyolojik kapasiteden küçük veya eşit olursa sistem sürdürülebilir olur. Tabikii malesef eşit veya küçük değil, tahmin edersiniz ki büyük!!! Ama ne kadar büyük?

WWF'in çalışmasına göre;

20 Ağustos 2013'te  2014'ün kaynaklarını tüketmeye başladık.
19 Ağustos 2014'de 2015'in kaynaklarını tüketmeye başladık.
12 Ağustos 2015'de 2016'nın kaynaklarını tüketmeye başladık.

(Earth overshoot day - dünya limit aşım günü - yada ecological debt day - ekolojik borç günü- (çevirenler bütçe şeklinde de çevirmiş) ile arama yaparsanız daha fazla bilgi alabilirsiniz)



Tabi bu tarihler verilirken her yılın başında sıfırdan önceki yıl etkilemeden hesap yapıyorlar ve bu hesaplar ekolojik ayak izine göre yapılıyor.

Yukarıdaki grafiği kendi elcağızlarımla sizin için yaptım sevgili okurlarım basit bir excel grafiği bile yıl yıl istatistiksel olarak tahmin etmek mümkündür (toplam 47 veri bulunmaktadır ve istatistikten de bildiğiniz üzere 30 veriden sonra sağlıklı tahminler yapılabiliyor) WWF'in tahminine göre 2030'da Haziran sonuna kadar gelmiş olacak bu tahmin.

Sadece Wikipedia amcanın söylediği; Dünyanın biyokapasitesinin dünyanın ortalama ekolojik ayak izinin oranının 365 ile çarpımı ile ekolojik borç günü (ecological debt day) bulunuyor. (https://en.wikipedia.org/wiki/Ecological_Debt_Day)

Bununla ilgili bir daha fazla bilgi kırıntısı bulursam bu konuyu güncelleyerek ekleyeceğim sevgili okurlarım :)


Tabii ki sadece dünya için hesap yapılmıyor aynı zamanda ülkelere, şehirlere, şirketlere, kısacası insan topluluğu olan her birime veya toplumdaki gencinden yaşlısına her bireye uygulanabilir.

Yaratıcı not: Güzel bir yönetmelikle şehirlerin ekolojik izlerini tek tek hesaplayarak ekolojik ayak izinin birey bazına indirgenip yıldan yıla zamanla azaltılması şeklinde bu konuda sürdürülebilir bir yaklaşım elde edilebilir. O zaman Türkiye başka ülkelere bu konuda örnek rol model olabilir. Bizde gurur duyarız :)

Şimdi işin biraz tarihsel kısmına bakalım.  1990'lı yıllarda WWF ile birlikte çalışan iki adet bilim insanı (Dr. Mathis Wackernagel ve Prof. Dr. William Rees) bu fikri ortaya atmış ve çeşitli hesaplama yöntemi geliştirmiştir. Tabi sonra Küresel Ayakizi Ağı (Global Footprint Network) kuruldu ve Dr. Mathis Wackernagel bu kurumun başkanı oldu. Günümüzde hala devam etmektedir. Prof. Dr. William Rees ise hala British Colombia Üniversitesinde akademik kariyerine devam ediyor.

Not: Ülkemizde Yrd. Doc. Dr. Sibel Özsoy ve Yrd. Doc. Dr. Özgür Keleş tarafından Türkiye'nin tüketim alışkanlıklarına göre yeni hesaplama yöntemi geliştirmiştir. http://www.ntv.com.tr/turkiye/ekolojik-ayak-iziniz-kac-numara,_JQDyQq24kqh1CGRJchvpQ

Basitçe Ekolojik Ayakizininin nasıl hesaplandığı açıklarsak;
  • Tüketilen kaynakların ve üretilen atıkların izlenmesi,
  • Gereksinimlerin üretimi ve atıkların yok edilmesi için gerekli biyolojik üretken alanı
baz alınır.

Sevgili okurum ekolojik ayak izi sınıflardan oluşmaktadır. Bunlar;



  • Otlak alanı ayak izi: Et, süt, deri ve yün ürünleri için hayvancılık yapılan alanın hesabıdır.
  • Orman alanı ayak izi: Tüketilen tomruk/kereste, kağıt hamuru, odun ürünleri ve yakacak odun miktarı karşılamak için gerekli orman alanının hesabıdır.
  • Balıkçılık sahası ayak izi: Tüketilen balık ve deniz ürünlerini temin etmek için gerekli deniz ve tatlı su alanının hesabıdır.
  • Tarım arazisi ayak izi: İnsan tüketimi için gerekli gıda ve lif, hayvan yemi, yağ bitkileri ve kauçuk üretimi için gerekli alanın hesabıdır.
  • Yapılaşmış alan ayak izi: Konut, ulaşım, endüstriyel yapılar ve enerji santralleri dahil insan ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili altyapı ve üstyapı ile kaplı alanın hesabıdır.
  • Karbon ayak izi: Bu konu ileride daha ayrıntılı olarak ele alınacak sevgili okurlarımmm :) Karbon ayak izi furyasının çıkış noktası da ekolojik ayak izidir.

Tabikii bir Mühendis birimlerle konuşmalıdır. Ekolojik ayak izinin birimi küresel hektar (global hectar) (gha)'dır. Her şey çok güzel tabi peki bunun anlamı nedir?

Dünyanın ortalama biyolojik verimliliğinin bir hektar alan içindeki verimliliğidir. 

Gelelim hesabına, maalesef ingilizce makaleler ücretli olduğu için henüz indiremedim proxy ayarlarını ayarladıktan sonra güncelleyeceğim bu alanı. Birde bilirsiniz ki nohow'lar var o da büyük sıkıntı tabii ki.

NOT: Bir Çevre Mühendisi'nin bu konuları bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dolaylı olarak bizi etkileyen konular tabii ki. Bir Mühendis herşeyden az az bilir bir şeyi derinlemesine bilir bunu unutmayın ;)

Merve Özlem VURMAZ

28 Aralık 2015 Pazartesi

Sürdürülebilirlik ve Çevre Mühendisliği

Güzel bir günden merhaba sevgili okurlarım :)

Birçok meslek grubunun alanına giren sürdürebilirlik tabii ki doğrudan Çevre Mühendislerinin de alanına girmektedir. Hatta ve hatta meslek alanımızın şimdiden hızlı bir giriş yapmış bulunmaktadır. Sonuçta sürdürülebilirlik deyince akla ilk çevre ile ilgili kavramlar geliyor fakat nedir basit cümlelerle sürdürülebilirlik? Çevre Mühendisliği ile ne alakası var?

Sürdürülebilirlik, doğal kaynakları yada bir hammaddeyi doğanın üretme hızından daha yüksek yada eşit tüketme hızını tanımlayan bir kavramdır. Bu kavramın çıkmasındaki en büyük etken Sanayi Devriminden sonra oluşan birçok çevre felaketidir.

Sürdürülebilirliğin temelinde üç konu mevcuttur. Bu üç konu; Ekonomik Sürdürülebilirlik, Sosyal Sürdürülebilirlik ve Çevresel Sürdürülebilirlik. Hepsi bir bütündür ve hepsinin var olması durumunda sürdürülebilirlik sağlanabilir. Kısaca aralarındaki ilişkiyi aşağıdaki şemadan görebilirsiniz;




Çevresel Sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkması ile Çevre Mühendislerinin etki alanları artmaya başlamıştır. Mesela;
  1. Ekolojik ayak izi kavramı,
  2. Yaşam döngüsü analizi, 
  3. Sürdürülebilir üretim ve tüketim,
  4. Sürdürülebilirlik raporu,
  5. Sürdürülebilir tarım,
  6. Sürdürülebilir gıda güvenliği,
  7. Sürdürülebilir turizm kapsamında yeşil yıldız sertifikasyonları,
  8. Yeşil bina sertifikasyonları (LEED, BREEAM, GREEN STAR, SBtool, CASBEE, C2C, DGBN, German Sustainable Building Label... listeyi uzatmak mümkün), (hatta artık okul, hastahane,endüstriyel tesisler, köprüler, altyapı sistemleri, yollar, mahalleler için bile sertifikasyonlar türemeye başladı)
  9. Kentsel geri dönüşüm,
  10. Ekoetiket,
  11. Ekoverimlilik,
  12. Ekoinovasyonlar,
  13. Endüstriyel ekoloji ve endüstriyel ekosistem,
  14. Yeşil havalimanı çalışmaları,
  15. Yeşil büyüme,
  16. Yeşil kampüs çalışmaları,
  17. Atık yönetim planı,
  18. Atık azaltma teknikleri,
  19. Geri dönüşüm,
  20. Çevre teknolojileri,
  21. Çevre yönetimi,
  22. Çevre hakkında çıkan birçok yasa, kanun ve yönetmelikler
  23. Temiz üretim,
  24. Endüstriyel simbiyoz,
  25. Su ayak izi,
  26. Enerji verimliliği,
  27. Enerji yönetimi,
  28. Atıklardan biyogaz, biyoyakıt, biyohidrojen çalışmaları
  29. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim,
  30. Entegre kirlilik önleme ve kontrolü,
  31. Çevresel Etki Değerlendirme,
  32. İş Sağlığı ve Güvenliği,
  33. Karbon ayak izi(sera gazı hesabı) hatta ilintili olarak karbon piyasası,
  34. Risk yönetimi, 
  35. ISO kalite belgeleri,
  36. Permakültür

Listeyi daha da uzatmak mümkün. Bir çoğunu ilerideki yazılarımda tek tek açacağım sevgili okurlarım :) Görüldüğü üzere aslında sahada bulunan birçok Çevre Mühendisi farkında olarak yada olmayarak sürdürülebilirliğe hizmet etmektedir.

Sürdürülebilirlikte başarıya ulaşmak için uygulanan bir kavram bulunmaktadır. "BİYOMİMİKRİ (BİYOTAKLİT)". Biyomimikri (biomimicry), 1997 yılında Janine Benyus tarafından ortaya atılan bir kavramdır ve doğadan ilham alınarak yapılan teknolojik yenilik anlamına gelmektedir.


(BİYOMİMİKRİ KAVRAMINA İSTİNADEN)

Biyomimikri doğadaki herhangi bir sistemi modelleyerek tasarımının yapılmasıdır.Yani, çözmeye çalıştığımız sorunların çözümlerini doğada arayıp bulup öğrenerek yeni çözümler üretmeyi hedeflemektedir. Bu alan birçok alana uygulanabilir. Çevre Mühendisliğinde, damlatmalı filtreler, dönen biyodisk sistemleri, anaerobik arıtma sistemleri vb sistemler bu kavrama karşılık gelen sistemlerdir.

Biyomimikri kavramı biyonik ve biyomimetik kavramı ile karıştırılmaktadır. Hatta bazı kaynaklar bu kavramların aynı şey olduğunu söylüyor fakat bu kavramlar farklıdır.


(BİYONİK TERİMİNE İSTİNADEN)

Biyonik kelimesi sibernetik bilimini içine kapsayan bir kelimedir. Çoğunlukla mühendisler ile ilişkilendirilir. Biyonik, insan vücudundaki sistemlerin yapılan taklididir. (Sinir sistemi, sindirim sistemi, iskelet sistemi, dolaşım sistemi, boşaltım sistemi, solunum sistemi, lenf sistemi, üreme sistemi gibi sistemler). Mesela cyborg'lar (yarı insan yarı makine) bunlara örnektir. Yürüyemeyen bir insana takılan biyonik bacaklar ile yürümesi, kolu olmayan insanlara yapılan biyonik kollarla ellerini kullanabilmesi (ki bunlar gerçekleşen teknolojiler) biyonik ile ilgilidir.


(BİYOMİMETİK TERİMİNE İSTİNADEN)

Biyomimetik çeşitli canlıların biyokimyasal sistemlerin taklididir. Yani bir canlının ürettiği bir kimyasalı inceleyip bu kimyasalı oluşturmaya çalışmasıdır. Mesela, Bir örümceğin yapığı ipliğin taklidini laboratuvarda oluşturulması ile süper yapıştırıcıların oluşturulması gibi. Çevre mühendisliğinden örnek verecek olursak aktif çamur sistemi biyomimetiğe örnek teşkil edebilir. C/N/P =100/5/1 oranını aktif çamur sisteminde sağlamaya çalışmak ve sistemi verimli çalıştırmak için bulunmuş bir orandır.

Kısacası bu konulara girmemin nedeni doğanın da sürdürülebilirlik stratejileri bulunmaktadır ve Çevre Mühendisleri ve diğer meslek alanında sürdürülebilirlik üzerine çalışan herkes doğayı bu konuda taklit ettiler ve etmeye devam ediyorlar (Biyomimikri). Bunlar;
  1. Geri dönüşüm / ayrıştırma: Doğada geri dönüşüm döngülerle olmaktadır. Karbon döngüsü, Azot Döngüsü, Fosfor Döngüsü, Oksijen Döngüsü ve niceleri... Bu dengeler olurken ayrıştırma da sağlanmaktadır. Mesela ağaçlardan dökülen yaprakların çürüyerek toprağa gübre olması gibi.
  2. Yenilenme ve tazelenme: Yenilenme ve tazelenme işlemlerini yine doğal döngüler sağlamaktadır. Örneğin; Oksijen döngüsü. Şimdiki teknolojilerle henüz bunun sürdürülebilir bir örneği taklit edilememiştir.
  3. Popülasyon kontrolü: Bir türün genetik özellikleri (canlılık gücü, üreme gücü, adaptasyonlar vb.) ve çevresel faktörler (ısı, nem, besin, hastalık vb.) ile doğa canlılar üzerinde popülasyon kontrolü yapmaktadır.
  4. Bir organizmanın birden fazla fonksiyonu: Bir ağacın hem besin kaynağı olması hem oksijen kaynağı olması hemde yağmuru çekmesi gibi.

NOT: Konunun genişliği beni bir hayli zorlayan nokta oldu ve umarım sizin içinde faydalı bir bölüm olmuştur.

Merve Özlem VURMAZ

24 Aralık 2015 Perşembe

Çevre Mühendisliğinde Okuyan Meslektaşlarıma :)

Merhaba Sevgili Okurlarım :)

Üniversitenin ilk yıllarında dersleri hiç kaçırmayan saatinde orada olan bir öğrenciydim hatta arkadaşlarımda benim gibilerdi :) fakat neleri kaçırdığımızı üçüncü sınıfta fark etmeye başladık.

Size tavsiyem öncelikli olarak bir öğrenci kulübüne kayıt olun. Aktif olmasa bile siz aktif etmeye çalışın. Bizlerde bir öğrenci kulübüne üye olduk fakat çıkan anlaşmazlıkları yenemedik maalesef. Bunların en büyük sebepleri üst sınıflardaki arkadaşlarımızdı. Biz onlar gibi olmayalım diye 3. sınıfta başladık birşeyler yapmaya çalışmaya nitekim başarılı olamadık ama insan ilişkilerine dair birçok şey öğrendik, nabza göre şerbet vermenin nasıl birşey olduğunu gördük.

İlk yıldan (hazırlık okusanız dahil) kongrelere, sempozyumlara katılın. Ufkunuzu genişletir ve bazı şeylere daha farklı olarak bakmaya başlarsınız. Öğrenci kongrelerine katılın mesela. Mersin Çevre Kongresi, Çevre Sorunlarına Öğrenci Yaklaşımı (ÇSÖY), İTÜ Sürdürülebilir Ekosistem Günleri, YTÜ Yeşil Sektör ve nicelerine katılın. Aynı zamanda ÇMO,MMO,EMO gibi TMMOB'un odalarının kongrelerine katılın. İZSU'nun düzenlemiş olduğu Sürdürülebilir Su Yönetimi gibi Uluslararası Kongreleri de bir görün.

Eğer Mersin Çevre Kongresi yada ÇSÖY gibi kongrelere katılacaksanız etkili sunumlar hazırlayın. Bu sizin etkili sunum teknikleri gibi konularda hem geliştirecek hemde topluluk önünde hitabet sanatının inceliklerini öğretecektir. İş yaşamında bu artıları CV'nize ekleyebilirsiniz. Sonuçta insanlar bunları öğrenebilmek için tonla para verip Etkili Sunum Teknikleri gibi sertifikalar alıyorlar.

Diğerlerine göre daha profesyonel kongrelerin size kazandırdığı en önemli artılar mesleğinizle ilgili ilk defa duyduğunuz yada çok derinlemesine bilmediğiniz konular hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Aynı zamanda okulda hiç duymadığınız ama sektöre yeni yeni gelen konular ile ufkunuzu geliştirip yeni fikirler ve projeler üretme potansiyelinizi arttıyorsunuz.

Öğrenci kulüplerine geri dönersek, bizim kulübümüz sadece Çevre Mühendisliği Öğrencileri tarafından oluşturulmuş bir kulüptü. Bu yüzden bizde mesleki anlamda birşeyler yapmaya çalıştık. Projelerimiz vardı hatta çok güzel fikirlerimiz vardı fakat bir türlü gerçekleştiremedik

Mesela;

Tüm arıtma ünitelerinin similasyonunu yapıp bölümün girişine koyarak ünitelerin çalışmasını daha iyi bir şekilde anlatmak,

Bir Çevre Mühendisi'nin bilmesi gereken programları her dönem açarak anlaşabilirsek klup üyelerine ücretsiz diğerlerine 5-10 TL gibi cüzzi ücretler ile açıp başarılı olanlara sertifika vermek,

Profesyonel kongre düzenlemek,

Bölümümüz ile başlayıp okulumuzdaki tüm binalara gri su sistemi tasarlamak ve uygulamak,

Yeşil kampüs için çalışmalar yapmak...

Ve daha niceleri vardı aklımızda. Fakat bizim klüpte herkes kararı aldı yapma aşamasında sıkıntılar çıktı. Bu tarz işlerde gerçek gönüllüleri belirlemek önemli birde herkes ne yaptı ise iyi bir iletişim ağı ile birbirine bildirmeli (basit bir whatsapp grubu bu işi çözecektir)

Başarısızlıklarımızdan ders çıkartıp yeni şeyler yapacak kadar vaktimiz olmadı malesef ama bunların hepsi o kadar güzel deneyimler oldu ki iyi ki yaşamışım. Şimdiki beni şekillendiren güzel ama acı anılar olarak kaldılar :)

Hayatımda kalkıştığım en büyük profesyonel atak Profesyonel kongre düzenlemekti. İsmi bile vardı "Yeşil Çevre Günleri"
(Not:kongre nasıl hazırlanır konusunda merak ederseniz onun hakkında da yazabilirim.)

Her neyse, gelelim yabancı dil meselesine. İngilizceniz en az intermediate ise arkadaşlarınızla kulüpte belirli günler Conversation Club (yada İngilizce kursuna gidebilirsiniz) kurabilirsiniz. Hatta herkesin okuyacağı bir makale üzerinden tartışmalar yaparak Teknik İngilizce'deki kelime dağarcığınızı arttırabilirsiniz.

Eğer okulunuza hatta bölümünüze Erasmus ile gelen yabancı öğrenciler varsa hem dil geliştirmek adına hem güzel arkadaşlıklar kurmak adına hemde gerçekten ona yardım etmek adına onun zorlandığı konularda yardımcı olmak ile başlayabilirsiniz.

Şansınız varsa Erasmus'a gidin. Erasmus bir maceradır bir hayat tarzıdır. Size verilebilecek en güzel şanstır. Erasmus'tan sonra hayata daha farklı pencerelerden bakmayı öğreneceksiniz, seyahat etmenin tüm güzelliklerini göreceksiniz, her daim yanınızda olduğunu bildiğiniz güzel dostluklar kuracaksınız, zorlukları aşmayı, kendi ayaklarınız üstünde durmayı öğreneceksiniz.

En önemli konuyu tabii ki en sona sakladım.

Her daim Atatürk'ün izinden idealist olarak gidin sevgili meslektaşlarım. Vatanımıza milletimize hayırlı gençler olup ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaralım.

Neden Dünya'da En İyi Çevre Mühendisleri biz olmayalım ki? Neden Türkiye diyince akıllara ilk olarak Mühendislik Başarılarımız gelmesin ki?

Merve Özlem VURMAZ

23 Aralık 2015 Çarşamba

Çevre Mühendisi Adaylarına

Merhaba değerli okurlarım :)

Genellikle peyzaj mimarlığı ile karıştırılır. Çevre Mühendislerinin çevre düzenlemesi ile bir alakası yoktur. Baştan belirtmek isterim.

Çevre Mühendisleri Dünya'nın görülmez Süpermenleridir, çünkü sizin için yaptıklarını ve etkilerini fark edemezsiniz.Şöyle basit bir örnek vereyim; Evinizde su olduğunda herşey yolundadır peki sular kesilince? Evinize su gelmesi için önce bir su alma yapısından geçer sonra içme suyu arıtma tesisinde sağlığa zararlı tüm kirleticilerden arınır ve su getirme yapıları ile evinize kadar ulaşır. Bunların tasarımı ve işletilmesi Çevre Mühendisi'nin görevidir.

Ülkemizde verilen Çevre Mühendisliği Eğitimi başka ülkelerde iki mühendisliğe karşılık gelir; Altyapı Mühendisliği (Sanitary Engineering), Çevre Mühendisliği (Environmental Engineering)

Altyapı Mühendisliği alanımızda,

Suyu kaynaklarından nasıl temin edeceğimizi, içme suyu arıtma tesisinde nasıl arıtacağımızı hangi ünitelerden geçeceğini, sonra evlerimizin musluğuna nasıl getireceğimizi, musluktan çıkan atıksuyu nasıl toplayacağımızı (kanalizasyon) ve bu suları nasıl arıtacağımızı, aynı zamanda endüstriyel suları nasıl arıtacağımızı, evde biriken çöplerin nasıl toplanacağını tasarladığımız, atıkların kompostlanıp gübre yapılması, katı atık yakma tesislerinin tasarımı, çöp deponi alanlarının tasarımı, fabrikaların bacasından çıkan filtrelerin tasarımı, derin deniz deşarjı tasarımı...

Kısaca Altyapı bölümümüzün babası İnşaat Mühendisliğidir.(Baba diyorum çünkü en baba dersler genellikle İnşaat tarafından aldıklarımızdı) Eğitim hayatınız boyunca bir sürü inşaat dersi ile başa çıkacaksınız. Tabi bu her üniversitede yok. Bu yüzden gitmek istediğiniz üniversitenin ders programına bakarak başta ne yapmak istediğinize karar verip gitmeniz sizin için iyi olacaktır.

Çevre Mühendisliği diye Türkçe'ye uyarlayabileceğimiz kısmının anası ise Kimya Mühendisliği ve Doğa Bilimleridir. Bu alandaki uzmanlıklarımız da şu şekilde; atığın (atıktan kastım bir fabrika bacasından çıkan bir baca gazı olabilir, atıksu numunesi olabilir, katı atık numunesi olabilir) içinde ne olduğu, nasıl analiz edildiği, bu atığın çevreye zararlarının ne olduğunu, nasıl minimum zarar ve minimum maliyetle bu işi çözeceğiniz konusunda uzmanlaştırır.

Meraklıları için:  http://www.deu.edu.tr/UploadedFiles/Birimler/5092/dersicerik.pdf derslerin ayrıntılarına bu içerikten ulaşabilirsiniz.

Çevre Mühendisliği günden güne puanı düşmekte fakat bunun sebebini henüz keşfedemedim. Kendimce sebepler buldum tabi,bölümümüzün tanınmaması bunlardan birine örnektir.

Şöyle örnek vereyim;

http://www.nkfu.com/cevre-muhendisligi-taban-puanlari-2010-2011/  2010 yılı Çevre Mühendisliklerine giriş sıralaması

http://www.basarisiralamalari.com/cevre-muhendisligi-2015-2016-basari-siralamasi-taban-puanlari/   2015 yılı Çevre Mühendisliklerine giriş sıralaması

Kısacası, yapılan alt yapı projelerinin tasarımı ve işletilmesi aynı zamanda bir atığın dünyaya en az zarar verecek şekilde bertarafını Çevre Mühendisleri yapmaktadır.

Bir doktor hata yaparsa bir kişi bir mühendis hata yaparsa binlerce, yüz binlerce kişi etkilenir.

Not:Genelde bayanların tercih ettiği bir bölümdür.

Merve Özlem VURMAZ